22 Ocak 2011 Cumartesi

Trabzonspor 1 - 1 Ankaragücü


Maçın ilk 10-15 dakikalık bölümünde maçın zor geçeceğini ve takımın gününde olmadığını farkettik. Bir de maçın içerde oluşu puan kaybını akla getirdi ve oldukça sıkıntılı izledim maçı öne geçtikten sonra bile. Önlem alamadığımız tek şey bu. Avni Aker'de oynanan maçlarda maçı erken kopartamıyoruz. İlk golü bulan biz olduğumuzda, gole kadar olan iyi futbol da yok oluyor. Geriye düşmek bu takıma yarıyor açıkçası. Bugün ilk yarıda topa sahip olan takım bizdik. Ama bir şey eksikti bugün %65'lik topla oynama oranımızın olduğu ilk yarıda bile. O alıştığımız baskılı ve tempolu oyun yoktu. Jaja'nın kaybettiği toplar akıcılığı bozdu. Umut'un geliştirdiğini sandığımız bitiriciliği yeniden eski haline dönmüştü. İkinci yarıda kaçan gol özellikle.

Maçı anlatan spikerlerin ilk yarıda oyunumuza methiyeler dizmelerini de garipsedim. Bilmiyorum yanılan ben miyim, onlar mı? Çok daha iyisini gördüğümüz ve alıştığımız için olsa gerek; tutuktu takım bugün baştan sona.

Geriye düştüğümüz maçlarda ise takım golü yediği andan itibaren oyunu rakip sahaya yıkıyordu ve golü atacağını hissettiriyordu. Bugün bu hava yoktu takımda, dağınıktık, çok dağınıktık. 0-0 biten Eskişehir maçındaki kadar baskı kurabilseydik, isteseydik alırdık bugün maçı. Ya da ikinci yarının ilk 5 dakikasında kaçan 3 pozisyondan birisi gol olsa. Onlar da olmayınca adeta davetiye çıkardık Ankaragücü'ne. Bu havayı soluyan Ankaragücü de geri çevrimedi haliyle bu davetiyeyi.

Tam oyuncu değişikliği hazırlığı yapılırken gelen gol de şanssızlığımızdı. Şenol Güneş de farkındaydı durumun ve ileri dörtlüden birini çıkarıp Sezer'i sürmek üzereydi oyuna ama yetişmedi. Şimdiye kadar ki performansını beğenmediğim Sezer Ceyhun'un neden tribünde oturduğunu gösteren bir performans sergiledi. Artarak devam eder umarım. 4-5 maçta bir bu uyarı şeklindeki maçları oynuyoruz. Umarım futbolcular uyarıyı almışlardır ve Fenerbahçe maçında alıştığımız gibi oynarlar.

Başta dediğim gibi; maçın neredeyse tamamında 2 yıl önce içerde kabusa dönen maçlardan birini izliyormuş gibi hissettim. Maç göz göre göre gidiyor ve engel olunamıyor. Biri çıkıp da takımı toparlayamıyor. Taraftar yine takımı daha da telaşlandırıyor. Bugün Engin olsaydı farklı olabilirdi. Oyun olarak hiç bir şey yapmasa da taraftarı ateşlerdi, itici güç olmalarını sağlardı. Ki bugün oyun olarak yerinde oynayan Burak'tan çok daha etkili oynardı. Bugün yine anlaşıldı ki, Engin bu takımın ruhu.

Ankaragücü golü yediğinde eliyle başını kaşıyan Ümit Özat "kabus haline dönmeye başladı" dediği bu deplasmandan, böyle kolay puan alabileceklerini de düşünmüyordu o anda şüphesiz.

Sonuç olarak; bizim tek rakibimizin kendimiz olduğunu gösteren maçtı.

Hiç yorum yok: